Cosmo Kapak Kızı: Özge Gürel

Sevilen oyuncu Özge Gürel’in yeni filmi ve dizisi yolda. “Ne gelirse gelsin, hallederim” dediği o noktada buluştuk. Hem büyümüş, anlamış gibi hem de hâlâ yeni oyuncaklar arıyor kendine. Şimdi söz onda. Olanca neşesiyle başlıyor bıcır bıcır anlatmaya...
Bazı insanlar vardır, bilirsiniz ki o buluşma iyi geçecek. Size gerçekten içini açacak... Bahçesindeki renkleri göstermekten korkmayacak! Özge Gürel,
tam olarak böyle biri. Tüm renkleriyle boyadı bizi... Diyor ki: “Günlük hayatta canım o kadar sıkılıyor ki, sanki çok eğlenceli bir sürü paralel evren var
da, biz buraya sıkışıp kalmışız gibi hissediyorum. O yüzden hep fantastik hikayeler arıyorum kendime. Keşke gerçek hayatta da şatolar yürüse...”
Evet, başka gezegenlerin de kulaklarını çınlatıyoruz ama şimdilik Özge Gürel’le dünyadan bildiriyoruz...
Nasıl bir dönemindesin? Kendini nasıl hissediyorsun?
Müthiş bir dönüşüm hissediyorum. Daha duvarlı biriyken bir anda her şey çok esnedi sanki, hayatımda ve bu dönüşüme hiç direnmedim. Hani
bir söz vardır ya, “Hayat acıyı verir zaten, marifet neşeyi yaratmak” diye. Tam olarak böyle bakıyorum artık.
Bu dönüşüme nasıl girdin peki?
Üç yıl önce babamı kaybettim. Aslında biraz onunla başladı. Her şeye, “Gelsin, hallederim” dediğim bir noktadayım. Galiba o kadar büyük bir şey
yaşadıktan sonra geri kalan her şey küçülüyor...
Hâlâ çözmeye çalıştığın büyük meselelerin yok artık o zaman?
Büyük konuşmak istemem. Hayat sonsuz ihtimallere açık. Olmaz dediklerin olur, yıkılmaz dediğin dağlar yıkılabilir ama ben hepsine, “Peki, şimdi ne yapa-
bilirim?” diye bakıyorum. Öbür türlü bir kurban psikolojisine giriyorsun ki bunu hiç tercih etmem.

Yeşil kolye: Swarovski Küpe ve diğer kolye: MTOY Jewelry Makyaj: Kiko Milano
Kurban psikolojisi çoğu insanın rahatlıkla teslim olduğu bir şey oysa. Sen hiç teslim olmuyor musun o duyguya?
Hiç girmeden çıkmak mümkün değil ama orayı çabuk geçtim ben diyelim. Karakterim orada durmaya müsait değildi. Başka birinin benim hayatımın üzerinde kontrol sahibi olması demek kurban olmak, o psikolojiyi benimse-
mek. Bunu kabul edebilecek biri olmadım. İyi ya da kötü ne olduysa sorumluluğunu almayı tercih ederim ki bu da zor. Kimsenin hayatı kolay değil elbette, bazen her gün bir mücadele olabiliyor ama baktığın yeri değiştirmek seni çabuk kendine getiriyor.
Hayattaki en büyük tutkun ne?
Off çok büyük bir cümle. Bana kendimi bir yere hapsetmişim gibi hissettiriyor böyle ifadeler. Tutkularım var ama ben değiştikçe onlar da değişiyor. Aynı tadı alamadığımda, bana artık iyi hissettirmediğinde vazgeçiyorum ve yeni bir şeyler katıyorum hayatıma. Potansiyelimiz sandığımızdan daha fazla şeye yer açıyor hayatımızda.
2024’ün kelimesi ‘manifest’ seçildi. Enerji konusuyla aran nasıl?
Manifesti yapar sonra ne yaptığımı unuturum ben. Ama meraklıyım ilginç konular çünkü enerjiler, astroloji falan. N’oluyor orada diye mutlaka bir bakıp denerim ama gezinip çıkıyorum diyelim.
En büyük fetişim seyahat etmek
Bu ayki temalarımızdan biri fetişler. Senin fetişlerin neler?
Ben galiba seyahat fetişistiyim. Deliriyorum bak! Şurada mutsuzluktan öleyim, bana biri desin ki, “Hadi valizleri hazırla, şuraya gidiyoruz”, bir anda tüm duygum değişir. Bende bir köksüzlük, bir sabitlenememe durumu var galiba. Ondan olabilir.
Alışverişte en iştahlı olduğun şey ne?
Ayakkabıya doyamam! Dış giyimde palto çok alınmaz pek ama ben bayılırım. Bir de çok kullanmasam da çılgınlar gibi allık alabilirim.

Sıfırdan başlamak sana ne ifade ediyor?
Çok severim, bayılırım! Hiç kurulu düzen insanı değilim. “Burada her şey iyi gidiyor, buradan gitmeye devam edeyim” kafası hiç yok bende. Bir şeyler hep sıfırdan başlasın mümkünse.
Cevapların hep ‘oyun arayan çocuk’ gibi. Çok mu canın sıkılıyor senin?
Benim en büyük derdim bu olabilir (Gülüyor). Gündelik hayat bana çok sıkıcı geliyor. Sanki çok eğlenceli, bir sürü paralel evren var da biz buraya sıkışıp kaldık gibi hissediyorum. Bu beni çok üzüyor. Yakınlarda Serkan’la (Çayoğlu) ‘Yürüyen Şato’ filmini izledik tekrar. Serkan’a sürekli, “Neden bizim evin kapıları farklı yerlere açılmıyor? Keşke bizim ev de yürüse” diyorum. Serkan için zor olsa gerek. Hayatımın bir köşesi hep fantastik kalsın istiyorum.
En hesapsızca yaşadığın duygu ne?
Aşk en fütursuz, en hesapsız yaşadığım duygu.
Üstelik herkesin, “Bu hız çağında ne aşkı?” dediği bir dünyada...
Ben işte aslında bu söylediğinin bayrak taşıyanı olabilecek biriydim tam. Özgürlüğüme müthiş düşkünüm. Ama söz konusu Serkan olunca ben de bunu çok net açıklayamıyorum. Çok aşık oldum ve hâlâ çok aşık olmaya devam ediyorum.
“Gündelik hayat bana çok sıkıcı geliyor. Sanki çok eğlenceli, bir sürü paralel evren var da biz buraya sıkışıp kaldık gibi hissediyorum. Bu beni çok üzüyor.”
Her şeyin ‘bastığı’ dönemler olur ya... Evliliğinde bunu hiç yaşamıyor musun?
O ‘bastı’ dediğimiz an bana geldiğinde beni hiçbir şey tutamaz. Yüzüm gözüm bağırır resmen ‘bastı’ diye. Ben de ona hiç basmadım ki böyle devam ediyoruz. Bir şekilde iki kişilik bir dünya kurduk. Dışarıda fırtına olabilir, her şey olabilir...
Ama biz beraberiz ve üstesinden geliriz hissi. Bir gün görmesem özlüyorum... Bayılıyorum gözümün önünde Serkan’ın olmasına.

Takılar: MTOY Jewelry
“Bir şeyi öğrenince bırakırım” dedin az önce. Bununla da ilgili olabilir mi?
Mümkün... Çözememiş de olabilirim. Hiç avucumun içinde hissetmedim. Kendimi de hiç onun avucunun içinde hissetmedim.
Aranızdaki aşk bitse gider misin peki yoksa o paylaşım hissiyle devam eder misin?
Giderim, gitmeliyim de! Bence her insan gitmeli. Hayat çok kısa. Emek, paylaşım... Bu duygularla devam eden bir ilişkide olmam ben. Kimse de bu duygular için benim yanımda olmasın. Ne münasebet! O zaman
dost olalım. İlişkiye ne gerek var?
Bebek kafası geliyor mu ara ara?
Çok yeni konuştuk aslında, (Gülüyor) ara ara evet ama odağımızda değil. Büyük bir sorumluluk çocuk. Bazen yükseliyoruz... O yükselme anları sıklaşınca yaparız herhalde.
Bir dinlenme döneminden sonra iki yeni projeyle dönüyorsun, Heyecanlı mısın?
Hem de nasıl! Çok yoğun bir tempodayım. Bakü’de çok sevdiğim insanlarla bir film çekiyoruz. Hikayelerini beraber anlattığımız için mutluyum. Bir taraftan da dijitale bir dizi çekiyoruz. Antep’te geçiyor hikaye. İkisini de seyirci gözüyle izlemeyi iple çekiyorum.
Dertlerimi paylaşmada cimriyim.
“Herkesle paylaşırım, çok cömertim” dediğin bir şey?
Bilgi...
“Herkesten sakınırım, son derece cimriyim” dediğin bir şey?
Kendi sorunlarım.
Yarın sabah arabayla uzun bir yola çıkacak olsan, kimle nereye gitmek isterdin?
Ayy! Serkan’la Zanzibar’a gidelim ama arabayla, delirmişiz çünkü. (Gülüyor)
Arabada bağıra bağıra hangi şarkıyı söylüyorsun?
Şu ara Melike Şahin’in ‘Canın Beni Çekti’. Dua Lipa Training season- Houdini kesin olur. Bir de Edis’in Martılar’ı bana geçirdiğim şahane bir yaz tatilini hatırlatıyor, o yüzden uzun yolda mutlaka listede var.
Yanına hangi kitabı alırsın?
Ara ara tekrar açıp okuduğum bana iyi hissettirenlerden birini alırım. Otostopçunun Galaksi Rehberi olabilir ya da Siddharta.
Yolda görüp çok severek çektiğin fotoğrafl arı ilk fırsatta kime atarsın?
Anneme ve arkadaşım Gülce’ye atarım.
Dönerken mutlaka hediye aldığın o kişi kim olur?
Anneme mutlaka bir şey alırım.
Fotoğraf: Jiyan Kızılboğa
Moda Editörü: Kumru Kermen
Söyleşi: Oyalamaca
Görsel Direktör: Müge Yorulmaz Güven
Saç: Mutlu Ahmet Sinan
Makyaj: Kiko Milano
Prodüksiyon: Rabia Demirelli ve Meltem Coşkun
Moda Editörü Asistanı: Gizem Çıldız ve Rüya Tekçe
Fotoğraf Asistanı: Joy Nahum, Furkan Kumaş, Cihangür Erken, Hamza Kazım Esen
Prodüksiyon Asistanı: Ozan Erdem Bahtiyar ve Doruk Efe Çamlı