Farklı Bir Kültürde Seks Hayatınız Nasıl Olurdu?

Gözlerinizi Mosuo topluluğunda açsaydınız…

YAZAR: Nil Runa
GettyImages-110869729.jpeg
Betsie Van der Meer | Getty Images

Bambaşka bir kültürde doğsaydınız seks hayatınız nasıl olurdu? Mesela gözlerinizi bir Mosuo topluluğunda açsaydınız… Nasıl bir ortamda büyüdüğünüz cinselliğinizi ne kadar etkiler? Gelin birlikte hayal edelim!

Geleceğin Kraliçesi Sizsiniz

Çin’in Tibet sınırına yakın, yüksek dağların arasında, muhteşem bir göl kenarında dünyaya geldiniz. Burası adeta cennetten bir köşe! Göz alabildiğine uzanan yemyeşil vadiler, berrak sular ve tepelerin ardında parlayan güneş… Bu muhteşem doğanın ortasında kocaman, ferah bir evde yaşıyorsunuz. Hem de kalabalık, cıvıl cıvıl bir ailede! Anneniz, büyükanneniz, küçükanne olarak gördüğünüz teyzeleriniz, size babanızdan daha yakın olan dayılarınız, kardeşleriniz ve kuzenlerinizle birlikte… Ailenizin reisi büyükanneniz ve bir gün, bu tacı devralma sırası size gelecek! Geniş ailenizi, büyükanneniz ve annelerinizden öğrendiklerinizle yönetmek için hazır olacaksınız. 

Güvende Hissetmek Normaliniz

Hava tertemiz, gökyüzü sonsuz… Sokaklarda canınızın istediğiniz gibi oynuyor hatta farklı köyleri dolaşıyorsunuz. Kimse size hanım hanımcık oturmanızı öğütlemiyor. Anneniz güvenliğiniz konusunda endişe etmiyor. Çünkü Mosuo toplumunda bütün yetişkinler tüm çocukları kendi çocuğu gibi koruyup kolluyor. Şiddet neredeyse hiç yok. Taciz, tecavüz, cinayet ve savaş gibi kavramlar bu kültüre çok uzak. Kadınlar ve erkekler arasında güç mücadelesi olmadığı için şiddetin temeli de ortadan kalkıyor. Kadın ve çocuk cinayetlerinin olmadığı bir dünya! Geceleri sokakta yalnız yürürken “Ya başıma bir şey gelirse?” korkusunu hiç duymadan büyüyorsunuz. Kulağa ütopik geliyor değil mi? Oysa burada güvende hissetmek hayal değil. Oldukça sıradan ve gerçek!

Daddy Issues’a Kökten Çözüm

Mosuo toplumunda “baba” kavramı yok! Babanız kimmiş, nerede yaşıyormuş, ne işle uğraşıyormuş pek gündeminizde olmuyor. Annenizin soyadını alıyorsunuz ve babanıza değil dayılarınıza emanet ediliyorsunuz. “Annen-baban ayrı mı?” diye soran olmuyor çünkü kimse babasıyla aynı evde yaşamıyor. Biyolojik babanız hayatınıza dahil olursa bu hoş bir jest olarak görülüyor ama olmasa da olur. Erkekler, kendi çocukları yerine kız kardeşlerinin çocuklarına bakmakla yükümlü. “Babam beni yeterince sevmedi” ya da “Babam neden böyle?” gibi dertleriniz olmuyor. Yani sıfır daddy issues! 

Özgürce Çiçek Açabildiğiniz Bir Oda!

Cinsellik burada tabu değil, doğal yaşamın bir parçası. Ergenliğe girdiğinizde cinselliğinizi özgürce keşfedebilin diye size özel bir yatak odası veriliyor. Bu odanın iki kapısı oluyor: Bir kapısı aile evine, diğer kapısı ise sokağa açılıyor. Böylece misafirleriniz aile evine girmeden gelip gidebiliyorlar. Ayrı eve çıkmanın özerkliği ve aile yanında olmanın verdiği güven bir arada! Adı da mis gibi: Çiçek Odası. Tek bir kural var: Ziyaretçileriniz gün doğmadan odadan ayrılmalı. Bu kurala uyduğunuz sürece odanıza kim girmiş kim çıkmış, kaç kişi girmiş kimse karışmıyor. Hamile kalırsanız “Babası kim?” diye hesap sorulmuyor. Doğurduğunuz çocuklar anne evinde hep birlikte sevgi ve dayanışmayla büyütülüyor. Utanç duymadan ve “El alem ne der?” kaygısı olmadan cinselliğinizi doya doya yaşayabiliyorsunuz. 

Aşkı Siz Seçiyorsunuz! 

Flörtlerinizde tüm kontrol sizde! Romantizmi başlatan da bitiren de kadın. Hoşlandığınız kişileri çiçek odanıza davet ediyorsunuz. İlişkiniz iyi gitmiyorsa “Alo, bu ilişki burada bitti!” diyorsunuz. Dramasız, tertemiz bir ayrılık oluyor. Aynı anda birden fazla aşk yaşayabiliyorsunuz. Çünkü Mosuolara göre seven kıskanmaz! Hatta kıskançlık neredeyse bilinmeyen bir duygu. Bu dünyadaki ilişkilerde sahiplenme ve kıskançlık yerine karşılıklı saygı, sevgi ve özgürlük var. Partnerler arasında “Bana ait olacaksın!” gibi beklentiler özerkliğe saldırı olarak görülüyor ve ayıplanıyor. Partnerleriniz için kullandığınız “azhu” kelimesi koca ya da sevgili değil “arkadaş” anlamına geliyor. İlişkileriniz günübirlik de olsa uzun yıllar da sürse sadece ziyaret şeklinde yaşanıyor.

Evlilik mi? O da Ne? 

Mosuo toplumunda yetiştiğiniz için kimsenin “Mutlu Son” vaadi ilginizi çekmiyor. Zaten mutlusunuz! Düğün davetiyelerine, gelinliğe ya da çeyize ihtiyaç duymuyorsunuz. “Evlilik yıl dönümümüzü unuttun!” krizleri çıkmıyor. Çünkü evlilik diye bir kavram yok! “Karı-koca” rolleri diye bir şey de olmadığı için “evliliği ayakta tutmak” gibi dertlerden tamamen muafsınız. Sırf çocuklarınız için mutsuz olduğunuz bir ilişkiyi sineye çekmek zorunda hissetmiyorsunuz. Yuvanızın yıkılma ihtimali yok çünkü büyüdüğünüz ev, daimi yuvanız. Yabancı bir aileye gelin gitmiyorsunuz. Kaynana veya görümce terörüne maruz kalmıyorsunuz. Mal-mülk anneden kızlara geçtiği ve iş hayatında otorite kadınlarda olduğu için ekonomik olarak da bir kocaya gerek olmuyor. Hayatınızda istediğiniz kadar aşk, seks, sevgi ve para varken ne evliliği?

Libido Dostu İş Bölümü

Çalışırken ya da sevişirken çocuklarla kim ilgilenecek diye kaygı duymuyorsunuz. Çünkü bu geniş ailede her zaman onlarla ilgilenecek birileri oluyor. Ev işleri sadece sizin üzerinize yıkılmıyor. Tüm aile bireyleri arasında bölüşülüyor. Kadınlar arasında rekabet yok, herkes birbirine destek oluyor. “Kadın kadının kurdudur” diyenlere selam olsun! Mosuolarda kadın, kadının yurdu! Ne boşanma davası, ne aldatılma korkusu, ne de eşle kavga… Minimum stres, maksimum huzur ve gönlünüzce eğlence! 

Hepimiz Bir Parça Mosuo Kadını Olabilir miyiz?

Bu hayat kulağa masal gibi gelebilir ama Mosuo kadınları bunu her gün yaşıyor. Özgürlüğü, aşkı, cinselliği ve aileyi yeniden tanımlayan bu kültür, bize bir şeyi hatırlatıyor: Belki de mutluluk, kadın dayanışmasında saklıdır. Mosuo gibi yaşasak, kendimize dair neler keşfederdik? Ne dersiniz, bir günlüğüne Mosuo kadını olmak ister miydiniz?

Nil Runa
Yazar
Yazar
Haftalık