Korku Sezonu Geldi: Cadılar Bayramında Okumanız Gereken Kitaplar
Cadılar Bayramı ruhuna girmek için içinizi ürpertecek korku romanları burada!
Vampirler, zombiler, hayaletler... Cadılar Bayramı yaklaşırken içinizi titretecek bazı şahane korku romanlarını sizler için derledim. Işıkları söndürün, mumları yakın ve sayfaları çevirmeye başlayın! Gerilim dolu geceler sizi bekliyor. Kabus görürseniz sorumluluk kabul etmiyoruz! :)
Korkunçlu kitap listesi yapıp en başa Stephen King’i koymamak olabilir mi? Dürüst olmak gerekirse King’in hangi kitabını listeye ekleyeceğime güçlükle karar verdim ama O (It) kazandı. Roman, bir grup çocuğun Pennywise adında palyaço görünümünde şeytani bir kötülükle yüzleşmesini konu alıyor. Gençliklerinde bu korkuyla karşılaşan grup, on yıllar sonra bu varlık yeniden ortaya çıktığında bir araya gelmek zorunda kalır ve geçmişteki travmalarıyla yeniden yüzleşirler. Romanın, Bill Skarsgård’ın akıllara kazınan bir Pennywise performansı sergilediği 2017 yapımı şahane bir filmi olduğunu da belirtelim.
New York Times Book Review’ın da Cadılar Bayramı kitap seçkisine aldığı bu kitap, Bölge X’in gizemini araştırmak için yola çıkan bir grup bilim insanının başından geçenleri anlatıyor. Bölgede doğanın dengesi bozulmuş, insana gerçekliği sorgulatan tuhaf yaratıklar ve bitkiler ortaya çıkmıştır. Yazarın Southern Reach Üçlemesi’nin ilk kitabı olan roman, gerilim dolu bir atmosferle başlıyor ve okuru gererek, rahatsız ederek içine çekiyor. Sözcükleriyle adeta resim çizen yazar, her sahneyi tüm gerçekliğiyle gözlerinizin önüne getirerek içinizi ürpertiyor. Battaniyesinin altında korkudan titremek isteyen herkes mutlaka göz atmalı.
Vampir romanları arasında belki de en önemlilerden biri olan Vampirle Görüşme, Louis’nin kendi ağzından ölümlü ve ölümsüz hayatı boyunca çıktığı yolculuğun hikayesini anlatıyor. Bir tarafta onu vampire dönüştüren büyüleyici ve ürkütücü Vampir Lestat, diğer yanda ise bir kız çocuğunun vücudunda sıkışıp kalan çocuk-kadın vampir Claudia. Anne Rice, bu hikayeyi ilk başta kısa bir öykü olarak planlamış ancak karakterleri yazmayı o kadar sevmiş ki en sonunda bir roman haline gelmiş. Ölümsüzlük, değişim, güç ve cinsellik üzerine harika bir eser. Tabii ki tırnak yeme garantili! Kitabın yeni baskısı şu an mevcut değil ama Türkçe edisyonuna sahaflardan erişmek mümkün. Okuduktan sonra Brad Pitt’li, Tom Cruise’lu 1994 yapımı filmine veya 2022 yapımı dizisine göz atmak isteyebilirsiniz!
Paranormal araştırmalar için bir araya gelen dört kişi, korkutucu bir geçmişe sahip lanetli bir evde buluşurlar. Evin doğaüstü yönüyle yüzleşirken kendi korkularıyla da mücadele ederler. Gerçeklik ve delilik arasındaki sınırları sorgulayan, evin kendisinin de bir karakter gibi davranarak atmosferin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini keşfeden muhteşem bir kült roman. Her sayfada ensenizdeki tüylerinizin diken diken olacağını garanti ediyorum!
Bizzat Stephen King’in bile tüylerini diken diken etmeyi başaran bir roman Dokudünya. Filmleriyle de tanıdığımız Clive Barker, kabuslarını yazıya dökmeyi belki de en iyi başaran yazarlardan biri ve bu romanında gerçek dünyayla bir alternatif fantastik korku evrenini yan yana getirerek kesiştiriyor. Cal Mooney, sıradan bir halının içine dokunmuş bir evren keşfeder ve bu evreni kötücül varlıklardan korumak için harekete geçer. Barker’ın farkı, romanlarında karakterlerini oluştururken gösterdiği titizlikte ve dehşet verici betimleme yeteneğinde yatıyor.
Türk edebiyatında korku romanları ne yazık ki pek yaygın değil o yüzden nevi şahsına münhasır bu romanın altını özellikle çizmek istiyorum! İlk kez ergenlik yıllarımda Blue Jean dergisinde müzik yazılarını okuyarak tanıdığım Doğu Yücel’in kaleme aldığı keyifli bir hayalet öyküsü. Üniversite öğrencisi Güldem bir gün posta kutusunda ona yıllardır aşık olan Gökalp’in intihar mektubunu bulur. Gökalp’in ölümünden bir yıl sonra üniversite kampüsünde esrarengiz olaylar meydana gelmeye başlar. Üniversite öğrenciliği, aşk, arkadaşlık, kayıp gibi temaları da işleyen romanın okuru ince ince geren bir olay örgüsü var. Taylan Biraderler’in çektiği ve çıktığı dönem oldukça popüler olan 2004 yapımı Okul adlı film de bu romandan uyarlandı. (Romanın filmden daha etkileyici olduğunu belirtelim!)
Konusunu herkesin aşağı yukarı bildiği bu romanın yazılma öyküsünü çok seviyorum: Mary Shelley 1816 yazında İsviçre’de göl kıyısında Lord Byron ve arkadaşları ile tatildedir. Grup, kötü hava koşulları sebebiyle evde tıkılıp kalır ve çok sıkılırlar. Lord Byron, biraz eğlenmek için herkesin bir korku hikayesi yazacağı bir yarışma düzenler ve o dönem henüz 18 yaşında olan Mary, gördüğü bir kabustan yola çıkarak bir bilim insanının cansız bir bedene hayat verdiği Frankenstein’ı yazar. İnsanın doğaya hükmetme arzusunu, bilimsel ilerlemenin ahlaki sınırlarını ve yaratıcının yarattığı şey üzerindeki sorumluluğunu ele alan, gotik edebiyatın en kült romanlarından biri işte böyle ortaya çıkar.
Dracula’yı herkes bilir ama kaç kişi romanı gerçekten okumuştur? Tüm modern vampir mitolojisini baştan şekillendiren ve temellerini atan bu roman, bilim ve batıl inanç çatışmasını, “öteki”ye duyulan korkuyu gerilim, romantizm ve korku unsurlarıyla harmanlıyor. Henüz okumadıysanız bu yazı sizin için bir işaret: Süper çekici, süper korkutucu Kont Drakula tabutunda kabuslarınızın yeni nesnesi olmak için bekliyor.
Karanlık karakterleri, karanlık atmosferleri hiç kimse Edgar Allan Poe gibi yazamaz! Prens Prospero kızıl ölüm adı verilen ve toplumun büyük kısmını yok eden salgından kaçınmak için şatoya kapanır. Dış dünyadan izole bir şekilde lüks içinde yaşarken hastalığın kendisini bulmasını engelleyebileceğini düşünür. Ama bir maskeli balo sırasında gizemli bir misafir, Prens’e ölümün kaçınılmaz olduğunu hatırlatır... Gotik edebiyat ustası Poe’dan bol sembolizm içeren kapkaranlık, kült bir eser.
İyi okumalar!