Eren Alıcı ile Evdeki Saat’in Ruhuna Yolculuk
Melankolinin ve enerjinin bir arada dans ettiği bu yolculuğa davetlisiniz.
Müziğin hem bir itiraf hem de kutlama olduğu bir evrende, Evdeki Saat’in yaratıcı güç merkezi Eren Alıcı’nın stüdyosundayız. Sözcüklerin melodilerle buluştuğu, duyguların ritimlerle dans ettiği bu özel alanda, Eren’in hem Evdeki Saat’le hem de kendi içsel yolculuğuyla nasıl bütünleştiğine şahit oluyoruz. Peki, Evdeki Saat’in sırrı ne? Belki de onun samimiyeti… Kimi zaman melankolik bir anımıza eşlik eden bir melodi, kimi zaman dans ettiren enerjik bir ritim. Ama kabul edelim, bu hikayeyi biraz da Eren yazıyor. Londra hayalleri kuran, disko ve funk’la flört eden Eren, müzikle yetinmeyip yeni maceralara da göz kırpıyor. Şimdi, bu melodik dünyanın kapılarını aralıyoruz ve Evdeki Saat’in sahne ışıklarından stüdyo sessizliğine uzanan yolculuğuna birlikte tanık oluyoruz.
2014 yılında Evdeki Saat’i bir proje olarak ilk hayal ettiğinde, bu noktaya geleceğini düşünüyor muydun?
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu kadarını hayal etmemiştim. Büyümesini ve gelişmesini bekliyordum, ama bu noktaya geleceğini hiç düşünmemiştim. Özellikle 2020’den sonra işler hızlandı, Evdeki Saat tahmin ettiğimden bile fazla büyüdü. Bu süreç bana hem müzikal hem de kişisel olarak çok şey kattı, hayatı bolca öğretti.
O ilk günlerden bugüne müzik yolculuğun nasıl evrildi?
2013 yılında yakın arkadaşım Sunguralp ile bu projeyi konuşmaya başladık. Bursa’dan İstanbul’a taşınıp birlikte yaşamaya başladık ve Evdeki Saat doğmuş oldu. O dönem alternatif müzik grupları yeni yeni parlıyordu; Adamlar’ın Adamlar isminden önceki projesi “Halimizden Konan Anlar” yeni bitmişti mesela. Biz de Evdeki Saat adını belirledik ve ilk şarkımızı Eylül 2013’te yayınladık. İnsanlar beni genelde 2020’de çıkan “Uzunlar” ile tanıyor, ama bu şarkıya gelene kadar 6-7 yıllık bir üretim geçmişim vardı.
Müziğinde modern ve melodik bir dokunuş var. Bu tarzı oluştururken “Bu benim sound’um” dediğin anı hatırlıyor musun? Yoksa hala bir keşif sürecinde misin?
Evdeki Saat’in keşif süreci devam ediyor. Müzik hep evriliyor. Eğer sadece şarkı sözü yazan biri olsaydım ve arkamda bir grup olsaydı, belki tek bir sound’um olurdu. Ama prodüktörlük de yaptığım için farklı janralara dokunabiliyorum. Yine de şarkıları yayınlarken biraz daha güvenli sularda yüzmeyi tercih ediyorum.
2023 yılında yaptığımız röportajda “Fark Etmeden” şarkınla Evdeki Saat adına yeni bir dönemin başladığını söylemiştin. Aradan geçen bu iki yıllık sürede bu dönemi nasıl değerlendirirsin?
“Fark Etmeden” şarkısından çok şey bekliyordum ve heyecanlıydım. Evdeki Saat’in tek bir sound’u ya da tarzı yok, bu da her şarkıda yeni bir döneme geçmek gibi hissettiriyor.
“Uzunlar” ile herkesin radarına girdin, “Sarmaşık” ile enerjiyi zirveye taşıdın, “Sustum” ile bizleri melankolik tonlarla buluşturdun. Bu şarkıların çıkış noktası neydi?
Her şarkının farklı bir hikayesi var. Bazen bilgisayar başında klavyeyle oynarken, bazen de gitarla bir şeyler karıştırırken ortaya çıkıyorlar. Genelde hareketli altyapılara melankolik sözler yazıyorum. Buna “ağlak disko” hissinde bir ton da diyebiliriz.
Şarkı yazmaya nasıl başlıyorsun? İlham bir anda mı geliyor, yoksa oturup “şimdi bir şeyler yazmalıyım” dediğin anlar oluyor mu?
Çalıştığım şarkılardan bir parıltı aldığım anda üzerine uğraşmaya başlıyorum. İlk olarak müziğini yapıyorum. Sonrasında müziğe uygun sözleri yazarak üretim sürecini devam ettiriyorum.
Şarkılarında modern elektronik sound’ları güçlü sözlerle birleştiriyorsun. Bu tarzı oluştururken seni en çok etkileyen sanatçılar ya da şarkılar neler oldu?
Aslında ilham aldığım birçok müzisyen var ancak Evdeki Saat de dinleyicisi oturmuş bir proje olduğu için o tarafta çok uçup kaçamıyorum. Örnek vermem gerekirse Tame Impala, Daft Punk gibi isimlerden ilham aldım. Mesela “Uzunlar” şarkısında Daft Punk esintisi var. Aynı zamanda eski tonlarla modern sound’ları harmanlayan müzisyenler hep ilgimi çekiyor.
Sözlerin hep bir hikaye anlatıyor, dinleyiciyi içine çekiyor. Ama senin için en özel olan şarkı hangisi? Ve neden?
“Uzunlar”ın yeri ayrı. Bunun yanında “Mükemmel”, “Sustum” ve kendi adımla yayınladığım “Kördüğüm” de benim için çok özel. Çok hissederek yazdığım bir şarkıydı.
2024 yılını kendi şarkınla anlatmak istesen bu hangi şarkın olurdu?
“Kalkmam Gerek” şarkımı seçerdim. 2024 yılı bir şeyleri yıkıp, birçok şeyi de yeniden yaptığım ve yapmaya hala devam ettiğim bir yıldı. Bu yüzden çok özel bir seneydi benim için.
Eğer bir şarkın bir ilişki evresiyle özdeşleşseydi, hangisi “ilk buluşma”, hangisi “uzun süreli ilişki” olurdu?
İlk buluşmayı temsil eden Evdeki Saat şarkısı 2017 yılında çıkan albümden “Biraz Olsun” şarkısı olurdu. Evdeki Saat’in de dinleyicilerle ilk buluşması da o şarkıyla oldu. Hatta o şarkıyı da lisedeki kız arkadaşım için yazmıştım. Uzun süreli ilişki içinse “Dibine Kadar”ı seçerim; klibinde o dönemki uzun ilişkimi oynamıştım.
Bir şarkının prodüksiyon süreci nasıl ilerliyor? Mesela, “Rüyadasın”ın enerjik havası ya da “Biraz Ağladım”ın melankolik atmosferi… Bu tonlamaları nasıl yaratıyorsun?
İlk zamanlarda bun tonlamaları tamamen içgüdüsel olarak yapıyordum. Duygusal bir söz var, altına bir ritim koy aksın şeklinde hareket ediyordum. Şu an o şarkıları yapsam daha bilerek hareket ederdim.
Sürekli değişen müzik trendleriyle aranın nasıl? TikTok’a düşen şarkılar, viral olan beat’ler hakkında ne düşünüyorsun? Evdeki Saat’in sound’u zaman içinde nasıl değişiyor?
Ben de herkes gibi popüler olan şarkıları dinliyorum. Bu şarkıları Evdeki Saat kendi tonuna oturtmuyor ama Eren oturtabiliyor. Evdeki Saat bir persona ve bazı konularda çok inatçı. Ne yaparsan yap onu değiştiremiyorsun. Ama ben Eren olarak bu değişken soundlara ayak uydurabiliyorum.
Hayranların seni “Evdeki Saat”le tanıdı ama senin başka bir müzik alter egon olsa, ona ne isim verirdin? Bu alter egonun müzik tarzı nasıl olurdu?
Aslında bu konuda hazırlık aşamasında olduğum bir proje var. İsmi Kaplan Kaplan olacak ve elektronik müzik üzerine odaklanacak. Daha çok disko ve funk house tonlarında üretimler yapacağım bir alter ego olacak.
Sahnede o anı yaşamak mı, yoksa stüdyoda şarkı yazarken kaybolmak mı? Hangisi seni daha “özgür” hissettiriyor?
Stüdyoda olmak daha risksiz bir alan. Sahnede ise her şey çok riskli; çok kötü bir performans da sergileyebilirsiniz, çok iyisi de olabilir. Ben biraz daha stüdyoda zaman geçiren ve müzik yapmayı tercih eden bir insanım.
Aşık olduğun kişi için sadece bir şarkı söyleme hakkın var. Hangi şarkıyı seçersin ve neden?
Paul McCartney My Valentine ve Erkin Koray Sevince.
Müzik dışında hayatında mutlaka olması gereken şeyler neler? Eren’in bir günü nasıl geçiyor?
Şu an hayatım müzik, futbol ve Path of Exile adlı oyun etrafında dönüyor. Müzikle zihnimi boşaltamıyorum ama diğer ikisi bu konuda oldukça yardımcı oluyor.
Evdeki Saat’i ve Eren’i 2025 yılında neler bekliyor. Gelecek planların neler?
Ocak sonunda müzik üretimime Londra’da devam etmeyi planlıyorum. Bu süreçte Evdeki Saat biraz daha düşük tempoda olsa da devam edecek. Ben ise Londra’da kariyerimi geliştirmeye ve farklı müzik türleri üzerine çalışmaya odaklanacağım.