Denemeden Yazmıyoruz: Catch

Geçen hafta bir planım vardı: Konfor alanımdan çıkmak. Ben öyle büyük hareketleri çok sevmem ama yine de elimden gelenin en iyisini yaptım; karşıya geçtim. Kendimi romantik bir akşam yemeğine çıkartacağım. Çünkü neden olmasın? Caddebostan’da yeni açılan Catch’i deneyeceğim. Ne tatlı sohbet beklentisi, ne klasik “hesabı ben alayım” ısrarı. Yalnız gidiyorum yani. Sadece ben, güzel bir masa ve lezzetli tabaklar.

Catch, yeni açılmış ama kendini ispatlamak gibi bir derdi yok. Ne fazla resmi, ne fazla rahat. Sanki gardırobundaki çok sevdiğin bir elbise gibi; hem şık, hem konforlu. Menüde fazla iddia var ama iyi ki var. Kararsız kalmak burada bir kusur değil, sürecin ta kendisi. Başlangıç olarak Peru Ceviche aldım. Dengeli, net, taze. Ağızda yayılırken lime'ın keskinliğiyle uyanıyorsun. Tam da "akşam başlasın" dedirten cinsten.

Ardından Reginette Al Tartufo geldi. Trüfün o sakin ama kendinden emin aromasıyla el yapımı makarna birbirine öyle iyi eşlik ediyor ki, kimse kimsenin önüne geçmiyor. Birlikte bir bütünler, ama her biri kendi başına da güçlü. (İlişkilerden de beklentim tam olarak bu.)
Ana yemekte Yuzu Black Cod sipariş ettim, tanıdığım en karizmatik balıklardan biri oldu. Yanına da bir kokteyl söyledim: Catch Garden. Bitkisel, temiz ve biraz mesafeli. Tıpkı o akşamki ruh halim gibi…

Catch, başkasını etkilemek için değil, kendine iyi davranmak için gidilecek türden bir yer. Orada yalnız otururken kendimi ne eksik, ne fazla hissettim. Sadece tam.
Kendini yemeğe çıkartmak isteyip de yeterli motivasyonu bulamayanlar için bir kaç şey:
- Yemeğe başlamak için herkesin story atmasını beklemek zorunda değilsiniz! Sadece siz, bir kare ve afiyet olsun!
- "Şunu da söyleyelim mi?" , "Ya sen et yemiyordun ama yine de…" gibi eğilip bükülmeler, gastronomik nezaket yok! Ne isteniyorsa o yenilecek!
- Şımarttığınıza pişman olmayacağınız tek kişi kendinizsiniz. Çıkartın şu kızı yemeğe ya!