Ankara’da Ağlanacak Yerler

Ankara’nın ayazı mı yoksa waterproof maskara mı daha güçlü?
YAZAR:
ankarada-aglanacak-yerler
Görsel: Gökçe Günay

Bir İstanbullu olarak Ankara'da ağladığım ilk yer, kuşkusuz Anıtkabir oldu. Nedense özellikle Atatürk’ün arabasına bakarken ağladım. Bütün Anıtkabir gezisi boyunca kendimi tuttuktan sonra, o arabada Atatürk’ü hayal ederken bir anda kendimi tutamadım ve patladım. Ertesi gün ise, sınırsız kaşarlı patates kızartması ve bol tereyağlı SSK dönerini hayal ederek gittiğim Aspava'nın kapalı olduğunu öğrenince, Özçelik Aspava kapısında ağlamıştım. 

Ankara'nın biraz depresif bir yer olduğu aşikar... (Özür dilerim Ankaralılar ama kızmayın, ben de yarı Ankaralı sayılırım). Peki Ankaralılar nerede ağlıyor? İstanbul'da Ağlanacak Yerler yazısından ve kendi Ankara ağlama deneyimlerimden sonra, gerçek Ankaralıların ağladığı yerleri öğrendim. 

View post on Instagram
 

Ankara’yı sadece bu meme'lerden bilenler için Ankara’nın kimi zaman yalnız başına, kimi zaman da kalabalığın ortasında romantize edilecek ve ağlanacak yerlerini listeliyorum:

1. Tabii ki de Kuğulu Park (Özellikle akşam)

Aura Puanı: +10.000

Ezhel’in Kuğulu Park şarkısında da söylediği gibi: ''Bilmiyorsan sor beni sokaklara, Elbet bilir beni Kuğulu Park'ta bi bank. Kimseler bilmez neler çektim, Bilir bi tek Kuğulu Park'taki bank.'' Burası, yalnızken bile romantizm rüzgarları estirir. Günün her saati farklı bir kesimi ağırlayan Kuğulu Park, özellikle akşamları kuğuları izlerken (bulursanız tabii), içinizdeki hüznü tetikleyen bir mekan. Sanki bir romantik komedi dizisinin başrolündesiniz… Ama her ağlama sahnesinin sonunda biraz içsel huzur bulunur, değil mi? Sağınızda flörtleşen çiftler, solunuzda alkol içip sohbet eden dayılar ve ortalarında ağlayan siz... Özellikle çocukluğu Ankara’da geçenler için nostaljik bir hüznü de var. Çocukken gelip kuğuları besleme anıları gibi...

2. ODTÜ Devrim

Aura Puanı: +5.000

Bilmeyenler için ODTÜ Devrim Stadyumu’ndaki “Devrim” yazısının şöyle bir efsanesi var: 1968’de ODTÜ’lü kimya öğrencileri, dönemin siyasi atmosferinden etkilenerek stadyumun çimlerine “Devrim” yazdılar. Kimya öğrencilerinin kullandığı malzeme sayesinde defalarca silinmesine, boyanmasına rağmen her seferinde tekrar ortaya çıktı ve zamanla üniversitenin simgesi haline geldi. Bugün hâlâ özgür düşüncenin sembolü olarak kabul ediliyor.

Burada ağlamak aslında bir isyan niteliğinde. Devrim’in atmosferi içinizi gençliğin asi ruhuyla doldururken, diğer yanınızı hüzünle kaplıyor. ODTÜ’lülerin ruhuna dokunan, hayatı sorgulatan bu alanda, bazen tek başınıza kalmak en iyi çözüm gibi geliyor. Kendi başınıza ağlamak, tam buraya uygun.

3. Kızılay AVM Önü (AVM’ler şehrine burayı eklemesem olmazdı)

Aura Puanı: +8.000 

View post on Instagram
 

Kızılay AVM merdivenlerinin karmaşıklığı kadar karman çorman bir hayatınız varsa, 3 kat merdiven çıkıp kendinizi 2 kat aşağıda buluyorsanız burası size çok uygun. Alışveriş yapmaya gelen kalabalığın arasında, kimse size bakmazken burada ağlayabilirsiniz. Burası, “Herkes bir yere giderken ben nereye?” hissinin tam merkezi. İnsanlar aceleyle etrafınızdan geçerken kimse sizin içsel dramınızı fark etmez. Kabul edelim, alışveriş stresinden de ağlayabilirsiniz.

4. Kızılay Meydanı (Evet, tam ortası)

Aura Puanı: +9.000

Tüm Ankara nüfusunun gün içinde bulunduğu yer. Şaşalı ışıklandırmasıyla ağladığınızda gözlerinizin kamaşacağı bir yer. Burada, hayatın koşturmacasında kaybolursunuz ama tam da bu yüzden bir anlam bulursunuz: Nereye gidiyorsunuz, her şey ne kadar hızlı geçiyor? Yavaşlayın, bir durun! İnsanlar yanınızdan geçerken, siz sadece “Hayat bu kadar hızlı mı olmalı?” diye ağlarsınız. Bu meydanda akıp giden kalabalık içinde, kendinize ait bir yalnızlık alanı yaratmak mümkün.

5. Güvenpark:

Aura Puanı: +3.000

Güvenpark’a gelince, her şey biraz daha sakinleşir. Bir köşe bulup sadece bir sigara yakmak bile terapiye dönüşebilir. Burada insanlar geçer, çocuklar oynar, ama siz sadece bir köşeye çekilip her şeyin geçici olduğunu düşünürsünüz. İçinizdeki hüzün, parkın köşelerinde bir yerlerde kaybolur.

Sonra ağlamanız çiçekçi ablalar tarafından bölünür ama o ablaların da güven veren bir tarafı vardır. “Güzelliğine değmez be!” diye sizi teselli ederler, üstüne bir de gül verirler, her şey geçer.

6. AŞTİ:

Aura Puanı: +7.000

Ankaray’ın son durağı ve Ankara’nın Zincirlikuyu’su: aslında sadece bir duraktır. Orası olmadan bir yere gidemezsiniz, bir yeri tarif edemezsiniz ve hayatınızda hep vardır. Ne üzer ne de mutlu eder; tuhaf bir griliği vardır, duygusuzluğu tam da bu yüzden içinizi dökmek için idealdir. Burası, “Nereye gidiyorum, hayatımın bir sonraki durağı ne?” gibi soruların kafanızda dönmeye başladığı yer. Bazen, yolculuğa çıkmak sadece fiziksel bir hareket değil, içsel bir keşiftir. 

Etrafınızdakiler vedalaşırken, kavuşurken veya yanınızdan aceleyle geçerken, siz içinizdeki tüm duyguları boşaltabilirsiniz. Bir otobüse bindiğinizde, nereye gittiğinizi düşünürken ya da evinize dönmeyi hayal ederken ağlamak, en gerçek hislerden biridir.

Ankara, ağlanacak yerler konusunda cömert. Hüzünlü bir romantizmi var bu şehrin. Belki de onu özel kılan, bu duygusallığı. Öyle bir şehir ki, ayazı bile yüzünüze “Ağla, için açılsın…” der gibi vurur. Hani derler ya, “Ankara’nın ayazı serttir” diye… İşte o sertlik, hüznünüzü bile şekle sokar. Ağlamak mı istiyorsunuz? Buyurun, Ankara sizi bekliyor. Şehir soğuk ama hüznünüze sıcacık bir yer açacak kadar da anlayışlı.

selin-sumer.jpeg
Selin Sümer
Editoryal Stajyer
Reklamcılık, iletişim ve marka yönetimi alanlarında staj yaparak deneyim kazanmış olan Selin, şu an Cosmopolitan Türkiye'de editöryal stajyer olarak çalışıyor. Eğlenceli, dinamik ve güncel içerikler üretmekten çok keyif alıyor. Hayatın eğlenceli tarafını görmeye çalışırken ilhamını hayatın içinden yakalamayı seviyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık