Aşırı Düşünme: Zihninizi Susturmanın Yolları
Overthinkistan’dan bildiriyoruz.
Hepimiz bir noktada "overthink" ettik, itiraf edelim. O “Neden böyle dedi?”, “Acaba yanlış mı anladı?” soruları döner durur kafamızda. Hatta öyle ki, sosyal medyada "Overthinkistandayım" ya da "bugün yine aşırı düşündüm ve sonuç olarak hiçbir sonuca varamadım" tarzında paylaşımlar gördüğümüzde, "ahh işte bu ben!" demeden edemiyoruz. Özellikle söz konusu ilişkilerimiz olunca, bu overthink dedikleri şey devreye giriyor ve beynimiz adeta turbo moduna geçiyor.
Düşünsenize, partnerinizle normal bir gün geçiriyorsunuz. Sohbet, kahve, biraz da film... Her şey gayet yolunda. Ama sonra, o an geliyor: "Geçen gün neden mesajıma bu kadar kısa cevap verdi? Yoksa bir şey mi oldu? Belki de sıkılıyor. Ama görüştüğümüzde gayet iyiydik. Yoksa bir şey mi gizliyor?!" İşte tam bu noktada, zihniniz kontrolsüz bir senaryo yazmaya başlıyor. Durum gayet basit fakat tabii ki beyininiz her detayı çözümlemeye çalışır. Bu da "overthinking" dediğimiz, aşırı düşünmenin ta kendisidir.
Overthinkistandayız ve Her Şey Sorgulanabilir!
Peki neden böyleyiz? Şöyle bir gerçek var: Beynimiz, boşlukları doldurmaya bayılıyor. Bilgi eksikliği, belirsizlik, ya da sadece sessizlik bile bizi aşırı düşünmeye itiyor. Partnerimiz bir gün sessizleştiğinde, anında kötü senaryolar yazmaya başlamamız gayet doğal aslında. Çünkü bazılarımız, her detayı analiz etmeden duramıyor. Bir arkadaşımın deyimiyle, "Overthinkistan’dan bildiriyoruz!
Zihnimiz detayları analiz etmede iyi olabilir, ama bu analiz modunu kimi zaman kapatmakta zorlanıyoruz. O yüzden bazen partnerinizin “yorgun” olması sadece yorgunluk olabilir, altında başka bir anlam aramak zorunda değiliz. O küçük suskunluk, büyük bir drama olmak zorunda değil.
Öyleyse Ne Yapmalı?
İlk adım: Rahatlamak ve partnerinize güvenmek.
Beynimiz bazen bir dedektifi gibi çalışabilir ama her durumu inceleme altına almaya gerek yok.
İkinci adım: Yalnız değilsiniz, unutmayın.
Kendinizi sosyal medyanın "Overthink Kulübü"ne ait hissediyorsanız, yalnız olmadığınızı bilin. Herkes bir noktada kendini "Ne yapıyorum ben?" derken buluyor. Ama unutmayın, aşırı düşünmek, anı yaşamanın düşmanı. Zihninizi dinlendirmek ve ilişkide daha hafif kalmak her iki taraf için de çok daha keyifli.
Üçüncü adım: Varsayım ve gerçeklik arasındaki çizgiyi çekin.
Aşırı düşünmekten uzaklaşmanın en etkili yollarından biri, zihninizi meşgul edecek ve sizi anı yaşamaya teşvik edecek aktiviteler bulmak. Yoga, meditasyon ya da sadece kısa bir yürüyüş bile düşüncelerinizi berraklaştırmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca, kendinize sık sık şu soruyu sormak da işe yarar: "Bu düşündüğüm şey gerçek mi, yoksa sadece bir varsayım mı?" Çoğu zaman aşırı düşünceler, elimizde somut bir kanıt olmadan geliştirdiğimiz senaryolardan ibarettir. Gerçekle varsayım arasındaki farkı görmek, sizi rahatlatacaktır.
Dördüncü adım: İletişim!
Kafanıza bir şey takıldıysa, bir olayı tam olarak nasıl konumlandıracağınızı bilmiyorsanız ya da bir şey canınızı sıkıyorsa, konuşun! Kafanızda bir sis halinde ilerleyen o belirsizliği çözmenin en etkili yolu bu, konuşmak!