Cosmo Seks Terimleri Sözlüğü

Seks, insan iletişiminin en saf hali, en cesur manifestosudur. Her iletişimin olduğu gibi, bu iletişimin anahtarı da dildir ve bu dili nasıl kullanacağımızı öğrenmek bir ömür alabilir. İyi hocalar ise ömür törpüsü olmadan, doğrudan konuya girerler: Üniversite hazırlık sınıfında, Fransızca yaz okulu için canım arkadaşım C. ile Cannes planları yaparken bir hocamıza “Dil öğrenmenin en pratik yolu nedir?” diye sormuştuk. Bize gayet ciddi bir ifadeyle: “Çekici bir Fransız bulun kızlar, çünkü dil dile değmeden öğrenilmez..” demişti... 

C. ile birbirimize “İkimiz de aynı şeyi duyduk, değil mi?” bakışı attığımızı hatırlıyorum çünkü akademik bir tavsiye bekliyorduk. Bu bilge söylemin semantik analizini ise yıllar içinde yapabildim ve aslında akademik bir tavsiye olduğunu fark ettim. Evet, seks de tıpkı dil öğrenmek gibi, pratik şart.

Edebiyatta olduğu gibi, yatakta da mesaj açık olmalı. Doğru kelimeleri kullanıp partnerinize net mesajlar vermeyi öğrendikçe hem iletişiminiz hem de seksiniz Dostoyevski paragrafları gibi akacaktır: uzun, derin, manalı ve zaman zaman varoluşunuzu bile sorgulatabilecek türden.

Peki ya konu sekse geldiğinde, onun ‘kırılgan ego’su incinmesin diye isteklerinizi açıkça ifade etmekten kaçınırsanız? İşte o zaman, yatakta Proust olursunuz: Kayıp Zamanın İzinde geçen uzun, karmaşık ve biraz da anlamsız saatler... Kendinizi, anı yaşamak yerine, eski bir stud’ınızla yaşadığınız o unutulmaz geceyi hatırlamaya çalışırken bulmanızı istemem, çünkü hiçbirimiz anılarla sevişmeyi hayal etmeyiz.

Bu kadar dirty talk yeterli mi? Tabii ki hayır, artık ‘seksin sözlüğünü yazmanın’ anksiyetesini biraz atlattığıma göre daha dirty olan konumuza gireyim. 

Eğer yatak odasında lost in translation olmak istemiyorsanız, doğru terimleri öğrenmek işin ilk adımı. İşte sizi seksin uluslararası diline hazırlayacak temel kelimeler ve anlamları.

/kənˈsɛnt/

Tabii ki ilk kelimemiz bu olacaktı; çünkü rıza olmazsa seks o-la-maz, suç olur. Partnerlerin birbirininin sınırlarına saygı duyduğu ve en önemlisi aktif bir “evet” ile devam ettiği bu süreç, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal güvenliğin de anahtarıdır. Seksi “hayır”lardan arındırmak değil, “evet”lerle güzelleştirmekle ilgilidir. Hatta bu süreç, partnerinize ne kadar değer verdiğinizi gösterebileceğiniz en seksi yollardan biridir.

Unutmayın, rıza bir kez verilen bir bilet değildir; anlık, sürekli ve geri çekilebilir bir anlaşmadır.

/əˈraʊzl/

Bedenin ve zihnin aynı anda “Let’s f*cking gooo!” dediği o büyülü an. Ama dikkat: Uyarılma sadece fiziksel değil, aynı zamanda beynin ödül merkezinde dönen nörolojik bir parti.

Kinsey Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, bu parti sırasında beyniniz dopamin pompalarken, ödül mekanizması devreye girer. Bekleme süresi uzadıkça ödül de büyür. Hormonlarını kontrol edemeyen bir ergen gibi olaya rawdogging yapmayın, uzun uzun ön sevişin! 

/ˈfɔːrpleɪ/

Seksin bir diplomatik krize dönüşme ihtimali en yüksek kısmı burası olabilir. Bazıları olaya birer sprint koşucusu gibi girdiği için bunu bir “ısınma turu” olarak görse de, yüzünüzdeki "Yeterince ısındık mı?" ifadesini yok edin. Unutmayın, kadınlar uzun maraton koşmayı sever. Ön sevişmeye amuse-bouche dersek, ana yemeği beklerken gelen iştah açıcılar gibi; doğru yaparsanız, ana yemeği bile unutturabilirsiniz.

/ˈdɜːrti tɔːk/

Kirli konuşma, yatak odasında arousal (uyarı) yaratmayı hedefleyen cesur ve argo ifadelerle yapılan bir iletişim türüdür. Partnerinize fiziksel ve duygusal anlamda tahrik edici sözler söyleyerek, ilişkinizi daha edepsiz ve özgür kılabilirsiniz. Ancak, ayarını tutturmak çok önemli. Söyledikleriniz bir anda komik ya da rahatsız edici bir hale gelebilir ve hiçbirimiz dirty talk cümlelerini, elinde bir hakaret davası dosyası tutan avukatına açıklamak istemez. 

/kɪŋk/

Kink, kişinin cinsel olarak heyecanlandığı, tatmin olduğu veya çekici bulduğu, toplumsal normların dışında kalan her türlü eylem, nesne, durum veya fanteziyi kapsayabilir. Bu, farklı türde bağlama ve nesne kullanımı gibi cinsel davranışları içerebilir. BDSM’den roleplay’e kadar geniş bir spektrumu kapsar. Fetişlerinizi keşfetmek, cinsel özgürlüğünüzü artırabilir. Yine de kendi eğlencenizi yaşarken partnerinizin sınırlarını ihlal etmemelisiniz. Yoksa kendinizi Fifty Shades of Why Didn’t We Talk About This Before? başlıklı bir krizde bulabilirsiniz.

/ˈɛdʒɪŋ/

Orgazmın “Sabrın sonu selamettir, bekle beni, geliyorum!” versiyonu. Zirveye ulaşmaya saniyeler kala durdurulma sanatı. Amaç? Hem sabrınızı test etmek hem de bu tatlı işkenceyle orgazmı bambaşka bir boyuta taşımak. Buzdolabında bekledikçe güzelleşen bir zeytinyağlı gibi… Eğer hem kendinizi hem de partnerinizi kontrol edebilme yeteneğinize güveniyorsanız, edging tam size göre.

/lɪˈbiːdoʊ/

Freud’a göre libido, yaşam enerjisinin temel kaynağıdır; tüm psiko-seksüel gelişimin yakıtı ve arzuların içten gelen itici gücüdür. Jung ise libidoyu daha geniş bir perspektiften değerlendirir ve onu yalnızca cinsel değil, aynı zamanda tüm yaratıcı çabaların itici gücü olarak tanımlar. Bana soracak olursanız, herhangi bir Tarkan klibinin bende yarattığı etkidir. Yani sizi bir tablo yapmaya, bir roman yazmaya yönlendirebileceği gibi, gecenin bir yarısı partnerinizin evinin önünde, elinizde bir demet çiçek yerine, bir ananasla “Aç kapıyı ben geldim, giydiğim ateşten gömlek!” diye naralar atmanıza da sebep olabilir. Libido, ruh halinizden hormonal dalgalanmalara, hatta izlediğiniz dizinin kötü finaline kadar pek çok şeyden etkilenebilir. Onu aç bırakmayın ama ona dizgin de vurmayın. Doğru yönlendirilmiş bir libido, hayatınızın her alanında ateşi körükler, yaratıcılığı artırır ve sizi tatmin edici bir yaşama taşır.

/ˈpɪloʊ tɔːk/

Seksten sonra o baş döndürücü rahatlamanın ortasında başlayan hafif ve şefkatli konuşmalar. Burada IQ seviyeleri yerlerde olsa da endişe etmeyin, bu konuşmaların büyüsü de burada zaten. “Yaşamak dediğin bu işte!” diye başlayıp “Yaşamak dediğin nedir ki?”,“Acaba biz hormonlarımızın kölesi miyiz?” gibi varoluşsal sorgulamalardan, “Acaba lahmacun mu söylesek?” gibi daha önemli konulara kayabilir. 

/ˈæf.tɚ.keər/
Fiziksel ve duygusal bir oyun sonrasında partnerinize gösterdiğiniz sevgi dolu şefkat anları. (Hayır, üstüne havlu atmanız ya da peçete götürmeniz değil!) Partnerinizin göğsüne yatıp, hafifçe birbirinizin saçlarını okşayıp “Her şey yolunda mı?” sorusu ile başlayabilirsniz. (Hayır, “Nasıldım ama? Mesela on üzerinden kaç?” soruları da değil!) Aftercare’i unutmak, bir konser sonrası encore’u atlamak gibidir: Şov bitti, ama alkışlar hâlâ devam ediyor. Partnerinizle bu süreçte bağlantıda kalın. Sevgi, ilgi ve belki de bir bardak su… Ama lütfen, işi ileri götürüp köylü gibi bir demlik çayla gelmeyin…

/tiːz/

Partnerinizi yavaş yavaş, tatlı tatlı çıldırtma sanatı. Doğru bir teasing oyunu, finalde beyninizde havai fişekler patlatacaktır. Ama dikkat: Gerilimin dozunu ayarlayın, yoksa o yavaş yavaş şişirdiğiniz balon elinizde patlayabilir, ya da daha kötüsü, patlamadan sönüp kalabilir. Hande Yener’in dediği gibi: 

Zamanında aşk ile yanarken…

Bak, her şey nasıl tersine döndü?

Senin aşkın balondu, söndü!

/vəˈnɪl.ə/

Temel, sade ve risksiz bir seks deneyimi. Tıpkı sade kahve gibi: herkesin bildiği, güvenli ve vazgeçilmez bir klasik. Evet, misyoner pozisyonuyla özdeşleşmiş olabilir, ama vanilyayı basitlikle küçümsemek büyük bir hata olur. Çünkü sade her zaman sıkıcı değildir; bazen tam da ihtiyacımız olan o rahatlık, çabasızlık ve tanıdıklık hissidir. Bu noktada Wu Wei felsefesini hatırlamak gerek: en az çabayla en büyük etkiyi yaratmak, akışa teslim olmak. Vanilla da tam olarak bunu sunar; zorlamadan, süslemeden ve abartıya kaçmadan sizi amacınıza ulaştırır. Sadelikteki sofistike tat, karmaşıklığın içinde kolayca kaybolabilir. Seksini, kahvesini sevdiği gibi tercih edenler için: sade ama bir tutam Fransız vanilyasıyla. Ne de olsa, “Simplicity is the ultimate sophistication.” diye boşuna dememişler.

Unutmayın, kelimeler bazen en güçlü afrodizyaktır. Artık bu terimlerle donandığınıza göre, onları doğru yerde, doğru zamanda ve doğru anlamda kullanma cesaretini gösterin çünkü mesele sadece dil değil, o dili ne kadar ustaca kullanabildiğinizde.

Havaların iyice soğuduğu bu günlerde, hepinize bol ‘Netflix and Chill’li, keyifli bir cuffing season diliyorum!