Kız Kıza Sohbet Gibi Gelen Podcastler

Utançlardan arınıp seks podcasti konuşuyoruz.
YAZAR:
podcast.jpeg
Getty Images

Ben çok podcast dinleyen biri değilim. Hatta dürüst olayım, genel olarak dinleyen biri de olmadım hiç. Sanırım hep “anlatan” tarafta olmayı sevdim. Ama Türkiye’de büyüyen bir kız çocuğunun bazı şeyleri konuşmayı bırak, aklından bile geçirmesi anormal çok kabul ediliyor. Hani bazı sorular olur, diline kadar gelir ama “Bu ayıp mı acaba?” diye yutarsın ya… İşte o sorularla baş başa kalmışken bir ses duyuyorsun. Biri bunları açık açık, utanmadan konuşuyor. İşte o an hayatına seks podcast’leri giriyor.

CALL HER DADDY: Bunlar Seksi Normalleştiriyor??!?

Benim için o ilk ses Call Her Daddy oldu. TikTok’ta karşıma çıkan bir videoyla tanıştım. Başta biraz afalladım açıkçası. Bir kadın mikrofona eğilmiş, kendi deneyimlerinden yola çıkarak seksin tüm detaylarını anlatıyordu. Ama öyle anlatıyor ki… Sanki en yakın arkadaşınla pijama partisindesin de, yere yayılmış, yemeğini yerken “Bak, şöyle oluyor aslında” diye sana her şeyi anlatıyor. Bilgi veriyor. Cesaret veriyor. Ve en önemlisi: Normalleştiriyor. Çünkü o yaşta ne okulda, ne evde, ne de arkadaş ortamında bu kadar açık konuşulabilen şeyler değildi bunlar. Dinledikçe şunu fark ettim: Bilmek ayıp değil. Bilmek güç veriyor. Ama sonra…

“Nasıl Daha Az Mesaj Atarsan Daha Çok Değer Görürsün” Taktikleri

Podcast’in bölümleri zamanla başka bir yöne evrildi. Başlıklar değişti: “Onu nasıl sana bağlarsın?”, “Nasıl takıntı haline gelirsin?”, “Daha az yaz, daha çok kıymetli ol!” falan derken... bir an durup düşündüm. Ben 17 yaşındaydım. Henüz ne sevdiğimi, ne hissettiğimi, ne istediğimi bilmiyordum. Hayatımın bu noktasında birini kendime bağlamak değil, önce kendimi anlamak istiyordum. Seks anlatısının dönüp dolaşıp erkek ilgisini kazanmaya gelmesi beni soğuttu. Beni değil, onları çözmeye çalışan bir dil çok ilgimi çekmedi açıkçası. Ama kadınların birbirine deneyim anlatması hâlâ çok kıymetliydi. Ve bunu dinleyebilmek bile büyük bir özgürlük gibiydi.

Vişne ve Tuz: Seks Podcast’i Değil, İçini Dökmelik Sohbet

Sonra bir gün Vişne ve Tuz’la tanıştım. Bu insanlar sadece “konuşmuyor”, gerçekten anlatıyor. Biri başından geçen bir şeyi söylüyor, öteki cevap veriyor, yorum yapıyor. Anonim anılar, komik rezillikler, içe işleyen utançlar… Hepsi dökülüyor ortaya. 

Seks var, ama sadece seks yok. Duygular da var. Tereddütler, kıyaslamalar, iç sesler... hepsi konuşuluyor. “Ben de bunu yaşamıştım ama kimseye anlatamamıştım.” düşüncesiyle dinlerken başını sallıyorsun. 

Herkesin Profesör Değil, Biraz Yaşayıp Biraz Şaşırmış Olduğu Yer

Vişne ve Tuz’u bu kadar sevmemin sebebi tam olarak bu: Herkes her şeyi bilmiyor. Kimse sana hayat dersi vermiyor. Ama herkes bir şeyler yaşamış, bazen gülmüş, bazen saçma kararlar almış. O yüzden dinlerken hiç utanmıyorsun. Kendini aptal gibi hissetmiyorsun. Bilmediğin için ezilmiyorsun. Sadece “Ben de bir şeyler yaşıyorum işte” diyorsun. Gerçekten bir arkadaş grubuyla kahve içerken dedikodu yapıyor gibisin ama konu dedikodudan çıkıp kendine dönüyor.

Bugün hâlâ düzenli podcast dinleyicisi değilim. Ama bazen bir Vişne ve Tuz bölümü açıyorum. Çünkü hâlâ konuşmanın zor olduğu konular var. Hâlâ kadınların susması bekleniyor. Ama artık biliyorum: Bir kadının sesi, başka bir kadının sessizliğini çözebiliyor. Ve bu, gerçekten çok güzel bir şey.

 

🎙 Podcast içeriği üretme hayaliniz varsa, Poddict & KoProduction by KolektifHouse sizin için doğru adres olabilir! Türkiye’nin en geniş podcast reklam kataloğuna sahip Poddict, markalarla içerik üreticilerini akıllıca buluşturuyor.

Kendi stüdyosunda esnek kiralama seçenekleri, profesyonel ekipman ve teknik destekle yüksek kalitede kayıt imkânı sunuyor. Yayın planlamasından post-prodüksiyona kadar tüm süreci sizin yerinize yönetiyor. Podcast fikrinizi hayata geçirmek artık çok daha kolay ve profesyonel!

*Cosmopolitan x Poddict & KoProduction by KolektifHouse iş birliği

rubin.jpeg
Rubin Ürün
Editoryal Stajyer
Moda, medya ve kaosla beslenen Rubin hikâyesini İzmir’de oyuncak bebeklerine kıyafet dikerek yazmaya başladı. Defterlerinin arasına moda eskizleri sıkıştırarak büyüdü, sonunda Londra’ya taşınıp hayalini gerçeğe dönüştürdü. Moda ve medya eğitimi aldı, dergilerle haşır neşir oldu ama en çok kelimelerle oynamayı sevdi. Şu an Cosmo’da staj yapıyor, sektörün iç yüzünü keşfediyor. Popüler kültür, moda endüstrisinin cilalı yüzü ve perde arkası, medya dinamikleri ve estetik takıntılar favori konularından bazıları.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık