Vücudunuz İlişkinizi Reddediyor Olabilir mi?

Popüler kültür, tutkulu ama problemli ilişkileri öyle romantize ediyor ki toksik dinamikler bile kolayca “normal” görünebiliyor. Bu duyarsızlaşma gerçek hayata sızarak bir ilişkinin yürümediğini fark etmemizi zorlaştırabiliyor. Neyse ki, hepimizin, ne zaman yol ayrımına gelindiğini iç sesimiz gibi işaret eden bir pusulası var. Keşke onu dinlemeyi bilsek.
Bu sinyalleri daha önce arkadaşlarınızla bir akşam yemeğinde sorgulamış olabilirsiniz ya da Ocak 2025’te viral olan şu Thread’e denk gelmişsinizdir:
“Kızlar, vücudunuzun eski sevgilinizi reddettiğini nasıl anladınız?”
Yaklaşık 2 bin kişi yorumlara koşup problemli ilişkilerde yaşadıkları fiziksel ve ruhsal semptomları paylaştı: mide bulantısı, vajinal mantar enfeksiyonları, kronik idrar yolu enfeksiyonları, bakteriyel vajinoz, kilo değişimleri, cinsel ilişki sırasında ağrı, depresyon, anksiyete ve daha fazlası. Elbette tüm bu belirtilerin sebebi yalnızca kötü ilişkiler değil, ama şunu netleştirelim: Vücudunuz gerçekten tepki gösterebiliyor.
Vücudunuzu dinleyin. Size bu sinyalleri aslında sizi korumak için gönderiyor.
Emory Üniversitesi Rollins Halk Sağlığı Okulu’nda doçent olan psikolog Dr. Candice Nicole Haggons, “Toksik ilişkiler, toksik bedenlere yol açabilir” diyor. Aile ve evlilik terapisti Cheryl Groskopf ise şöyle ekliyor: “Vücudun çevrene sürekli tepki verir. Eğer içinde bulunduğun ilişki güvensiz, tutarsız ya da duygusal olarak tüketici hissettiriyorsa, sinir sistemin bunu fark eder ve tepki verir.”
Stephanie’nin başına gelen tam olarak buydu: Eski erkek arkadaşıyla ilişkisinin birinci yılında ilk migren ağrısını yaşadı. Baş ağrıları hiç durmadı ve kullandığı hiçbir yöntem işe yaramadı. Reçeteli ağrı kesicilerden botoks enjeksiyonlarına, akupunkturdan derin doku masajına ve refleksolojiye kadar her şeyi denedi. Gerçek aydınlanma ise terapi sırasında geldi. Onun için güvenli bir alan olan bu seanslarda, erkek arkadaşından düzenli olarak dert yanabiliyordu. “Dayanılmaz bir acı çekiyordum ve terapistim bedenimin onu reddedip reddetmediğini sorguladı” diye hatırladı. Stephanie sevgilisinden ayrıldıktan sonra migren ağrıları azaldı.
İlişki problemlerinin bedene yansıması için ilişkideki problemlerin aşırı ya da istismara varan türden olması gerekmiyor. Stephanie, ilişkisini “berbattı” diye tanımlıyor ama çoğu insanın aklına geldiği şekilde değil. “Duygusal olarak yanımda değildi ve aramızda bir uyum yoktu. Baş ağrıları, bedenimin bana onun ‘en iyisi’ olmadığını anlatma şekliydi” diyor.
Allison, şu anki eski eşiyle ayrıldıktan altı ay sonra “sonunda yeniden kendim gibi görünmeye başladım” diyor. Evlilikleri boyunca, eşinin kumar bağımlılığından kaynaklanan duygusal mesafe, soğuk davranışlar ve terk edilmişlik hissiyle baş etmek zorunda kalmış. “Mutsuzluğum resmen yüzüme yansımıştı” diyor. Sürekli gergin, sivilceye yatkın ve cildi tahriş olmuş haldeymiş.
Ne kilo almıştı, ne beslenmesini değiştirmişti, ne de yeni bir ilaç kullanmaya başlamıştı. Bu durumu açıklayacak hiçbir neden yoktu… ta ki evlilik sona erene kadar.
Groskopf, “Böyle semptomlar yaşıyor olman, her şeyi hemen bitirmen gerektiği anlamına gelmiyor” diyor. Bazen partnerlerden biri sorunlarını dile getirdikten sonra bu belirtiler ortadan kaybolabiliyor. Bazen de, tam bir ayrılık yaşamadan önce biraz mesafe koymak gibi küçük denemeler yapmak, size çok daha net bir içgörü kazandırabiliyor.
Her tür ilişkide kendini kaybetmek oldukça kolay olabilir ama yapabileceğiniz en önemli şey, önce kendinizi tanımak ve önceliği yine kendinize vermek. Vücudunuzu dinleyin. Size bu sinyalleri aslında sizi korumak için gönderiyor. Birçok uzman, bir ilişkiye bağlamadan önce nefes çalışması ya da düzenli terapi gibi farkındalık pratikleri geliştirmenizi öneriyor; böylece bedeninizin “normal” haline daha uyumlu olabiliyorsunuz. Groskopf, kendinizin sağlıklı halini daha iyi anlamak için semptomlarınızla ilgili farkındalık geliştirmeyi de öneriyor.
Söylemesi kolay, yapması zor olabilir. Bu yüzden semptomlarınızı ve duygularınızı bir günlükte ya da telefonunuzun Notlar uygulamasında kaydetmek, hem pratik hem de faydalı bir yöntem. Bu kayıtlar hem siz hem de doktorunuz için referans niteliğinde olabilir. Belirtilerin ne zaman ortaya çıktığına dikkat etmek de çok önemli. Böylece bedeninizin nötr, heyecanlı ya da olumsuz değişimler yaşadığı anlarda nasıl tepki verdiğini anlayabilir, kendiniz için genel anlamda bir iyilik hali oluşturma yolunda ilerleyebilirsiniz. Haggons’un dediği gibi: “İlişkin sağlıklı ve mutluysa, genel sağlığın da daha iyi olur.”
COSMO’NUN NOTU: Yaşadığınız yeni semptomları her zaman doktorunuza danışmayı unutmayın.