Hevesli Destek: Haydi, Git İç Ex’inle O “Arkadaşça, Platonik” İçkiyi

Suç değil ya!

YAZAR:
hevesli destek
Cottonbro Studio / Pexels

Bu yazı Berfin Örs tarafından Türkçeleştirilmiştir, yazılarını buradan okuyabilirsiniz.

 

İşler, genellikle şu şekilde gelişir: Pazar gecesi bunalımını dairesinde, televizyon ve yemek siparişi eşliğinde atlatmana izin veren, oldukça yakışıklı bir adamın evindesindir. Bir zamanlar sabah sevişmesi ve kahvaltının ardından kibarlık edip seni metroya kadar bırakan (her ne kadar kapıdan çıkarken, olur da bir anda sana aşık olduğunu ve seni sonsuza kadar yanında istediğini hatırlar diye oyalanmak için saçma bahaneler bulsan da) o kişiden mesaj gelir.

Onu beş senedir görmemişsindir ve ismi telefonunda belirdiğinde gözlerine inanamazsın. Beyninin olanlara yetişmesi, o harflerin neden kalbinin böyle küt küt atmasına sebep olduğunu hatırlaması birkaç saniye sürer. Bay Olağanüstü-Ateşli’nin odanın diğer ucundan kalp atışlarını duyabildiğinden eminsindir.

Tabii ki, bu şekilde olur çünkü son beş yıl boyunca hayal ettiğin yollardan hiçbiriyle olmayacaktı elbette. Çoğunda inanılmaz şık bir barda klasik bir kokteyl içerken zahmetsizce göz kamaştırıcı görünüyorsun ve beklenmedik bir anda seni görüp dona kalıyor.

Bunun yerine, The League profilinin ekran görüntüsüyle birlikte “Uygulamalara döndüğüm ilk gün. Şaka yapıyorsun herhalde.” diyen bir mesaj alırsın.

İlk 12 saat, bu mesajı görmezden gelebileceğine emin olarak geçer ama tabii ki yapamazsın ve tabii ki sonunda, bir ara “arkadaşça, platonik bir içki” içmeyi teklif eder.

Bu, en yakın arkadaşının sana ne olursa olsun yapmamanı söyleyeceğini bildiğin türden bir şeydir. Geçen ay ex-situationship’imden gelen ve hayatıma çakılan malum mesajı gösterdiğimde, en yakın arkadaşımın söylediği gibi: Haha, yürü git Eren*

Ex’iniz ile yeniden bağlantı kurmak kendinizin geçmiş bir versiyonuyla bağlantı kurmanın bir yoludur.

Ama ben sizin en yakın arkadaşınız değilim. Ben, neredeyse tamamen kaos ve şüpheli hayat tercihlerinden beslenen borderline deli bir romantik ve main character sendromu olan biriyim. Bu yüzden birkaç hafta önce tabii ki kendime engel olamayıp ex-bir şeyimin bana arkadaşça, platonik bir (ya da üç) dirty martini ısmarlamasına izin verdim. Ve fırsat doğarsa, sizin de aynısını yapmanız gerektiğini düşünüyorum. Kendi ex’inizle tabii, benimkiyle değil.

Neden mi? Tahmin edin? Kızlarla grup sohbetinizin sizi düşündürmeye çalıştığının aksine aslında konu ex’lere geldiğinde herhangi bir kural yoktur. Ayrıca, zaman bir yanılsamadır ve hayat anlatısal bir anlam taşımaz. Hayat hikâyelerimiz her zaman katı bir şekilde doğrusal değildir. Geçmişin geçmişte kalmış olması zaman zaman onu yeniden ziyaret edemeyeceğimiz anlamına gelmez. Çünkü bir ex ile yeniden bağlantı kurmak, öğrenmesi gereken çok şey olsa da size kim olduğunuz ve kime dönüştüğünüz hakkında bir-iki şey öğretebilecek olan geçmiş bir versiyonunuzla yeniden bağlantı kurmaktır.

Bana kalırsa, hayatta, bir zamanlar derinden önemsediğiniz biriyle biraz romantik nostaljiye dalmaktan daha kötü şeyler var. Kalbinizin hassas noktalarına dokunmak ve hâlâ orada olduklarından emin olmak, daha yaşlı ve bilge ruhunuzun tamamen donmadığını kendinize hatırlatmak için bir geceliğine dikişleri sökmekte bir sorun olmadığını düşünüyorum. Suç değil ya.

Neyse… İşte ex’inizle içki içerken yapabileceğiniz bazı şeyler.

2018'den beri kullanmadığınız, artık üretilmeyen parfümün yarı boş şişesini çıkarabilir ve o sana, “Kokun hiç değişmemiş. Sana sarıldığımda fark ettiğim ilk şey buydu,” dediğinde bunu onun koku hafızasıyla oynamak için bilerek yaptığınızı söyleyebilirsiniz. İşe yaradı, kaltak!

Birbirinizin cümlelerini tamamlamak yerine cümlelerin bitmesine izin vermeyip birbirinizin lafını kesebilirsiniz. Böylece sohbetiniz akmaz, aksine döner ve parıldar, müziğe benzer şekilde ışıltılı dalları dolanır ve üst üste biner. Başka herhangi bir bağlamda bu kabalıktır. Ama kimyaysa bu kabalık değildir. Geçen beş yıl hiç yaşanmamış gibi gelse de beş yıllık birikmiş konuşacaklarınız olduğunu fark ettiğinizde bu kabalık değildir. Bir zihni paylaştığınızda kabalık değildir.

Üçüncü randevunuzda mı yoksa sondan bir önceki randevunuzda mı evinin çatısında seks yaptığınızı düşünürken ona bakabilirsiniz ve o, “Bana öyle bakma. O bakışı biliyorum,” diyebilir.
Beş yıl önce “Seni seviyorum,” dediğinizde verdiği “Merak etme, bir aya unutursun,” cevabıyla onu kastetmediğini açıklarken sabırla dinleyebilirsiniz. Aslında göründüğü kadar soğuk ve küçümseyici değildi. Ona, bunu bildiğinizi, o anda bile sizi kendi duygularından ve onları karşılama yoksunluğundan korumaya çalıştığını bildiğinizi söyleyebilirsiniz. Sorun koruma istememenizdi sadece. Kalbinizi ortaya koymak istiyordunuz.

“Arkadaş olalım,” deyip neredeyse samimi olabilirsiniz.

Belki bunun gerçekten de bir şey olduğunu fark edebilirsiniz. Belki 21 yaşındayken yaşadığınız ilk-kez-böyle-bir-şey-hissediyorum aşkları gibi uçucu değildi. Belki de gerçekten hayatta bir defa başınıza gelebilecek, o zamandan beri başka hiçbir şeyin ona erişemediği türden bir şeydi. Belki de kendi kalbinizi sandığından daha iyi tanıyordunuz.

“Arkadaş olalım,” deyip neredeyse samimi olabilirsiniz. Çünkü, açıkça çok iyi anlaşıyorsunuz ve sonuçta, “Yetişkinler arasında yeni arkadaşlıklar başka nasıl olur ki? Bir kez seviştik ve sonra birimiz diğerinden daha çok aşık olduğu için artık sevişemeyiz, ama hâlâ birbirimizden hoşlanıyoruz, bu yüzden neden birbirimizin hayatında kalmayalım?” diyebilirsiniz ve o kaşlarını kaldırıp “Bir kereden fazlaydı,” der, bu da da sizi kıpkırmızı yapabilir. Çünkü, tabii ki, arkadaş olamazsınız.

Çünkü, tabii ki, sonrasında sizi metroya bırakırken öpmeye çalışacak, tıpkı beş yıl önce caddenin köşesindeki ilk öpüşmeniz gibi. Bu, kadehte parıldayan taze şampanya gibi hissettirecek. Efervesan ve doğası gereği geçici, tüm güzel şeyler gibi. Bu, sizi sadece çok güzel yollarla mahvedecek bir şeymiş gibi hissettirecek. Bu, bir iz bırakacakmış gibi hissettirecek.

Yani evet, belki de son kısmı yapmayın. 

Yine de, sonuçta yetişkinsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz.
 

* İsim değiştirilmiştir.

Bu yazı Cosmopolitan US için yazılmıştır. Yazının orijinalini buradan okuyabilirsiniz.