Cemre Baysel: Yenilenmek, Kabuk Değiştirmek Gibi Zor Ama Gerekli

Cemre Baysel’le baharın göz kırptığı ilk günlerde bir araya geliyoruz. Set boyunca doğallığıyla dikkatimizi çekiyor, enerjisiyle alanı aydınlatıyor. Sakin enerjisinde doğup büyüdüğü İzmir’in payı olduğunu söylüyor. Güzel sanatlar eğitiminin kattığı estetik bakışla, canlandırdığı karakterlere derinlik kazandırıyor. Bakışlarında hem sakinlik hem de muziplik var. Baharın flörtöz havası Cemre Baysel’le kendini gösteriyor.

Cemre şu sıralar Leyla: Hayat… Aşk… Adalet… dizisiyle, duygusal zekası yüksek, yaralı ama güçlü bir kadını ekrana taşıyor. Leyla’nın intikam diye çıktığı yolda karşısına çıkanların onu nerelere götüreceğini bizim gibi o da merakla bekliyor. Leyla ile yer yer benzeyen yönleri olduğunu söylüyor: “Ben de bazı şeyleri içimde tutmayı seçerim, dışarıdan çok güçlü dururum ama içimde başka bir fırtına döner” diye ekliyor.

Cosmo Bloom diyerek içsel dönüşüme, yer yer yavaşlamaya ve yeni başlangıçlara merak saldığımız bu ay, Cemre’nin hayata bakış açısını da dinliyoruz. Oyunculuk gibi sürekli hareket ve yenilenme gerektiren bir meslekte yer yer yavaşlamanın gücünü fark etmiş. “Bazen durmak da ilerlemektir” diyor. Baharın gelişine ise o da bizim gibi çok mutlu. Baharı “taze bir nefes gibi” diyerek tanımlıyor.

Leyla: Hayat… Aşk… Adalet… İlk günden beri çok ses getirdi. Aile, hayal kırıklığı ve intikam kavramları üzerine düşündürüyor. Leyla’nın yolculuğunu ilk okuduğunda seni neler etkiledi?

En başta Leyla’nın içindeki sessiz çığlık beni çok etkiledi. Bastırılmış duygular, çocukluktan gelen kırıklıklar… Ama yine de dimdik ayakta kalmaya çalışması. Bu kadar içi dolu, geçmişi güçlü bir karakter oynamak her zaman heyecan verici.

Leyla bir amaçla yola çıkıyor ve yolda aşkı da keşfediyor. Onun gelecek hikayesinde seni heyecanlandıran neler var?

Aşkın onu nasıl dönüştüreceğini çok merak ediyorum. Çünkü Leyla güçlü ama bir o kadar da yaralı biri. Kalbini açmak, güvenmek… Bu süreç onu nasıl yumuşatacak ya da daha mı savunmasız yapacak, bunu izlemek beni de heyecanlandırıyor.

Leyla karakteriyle, onun hayata bakış açısıyla kendin arasında benzerlikler var mı?

Yer yer evet. Ben de bazı şeyleri içimde tutmayı seçerim, dışarıdan çok güçlü dururum ama içimde başka bir fırtına döner. Leyla gibi ben de sevdiğim insanları kolay kolay silmem ama kırıldığımda da derinden etkilenirim.

Küçük yaşta annesini kaybeden, daha sonra da babasının yeni evliliğinde terk edilen bir kız çocuğunun intikam hikayesindeyiz ama yer yer seyircileri güldürecek unsurlar da var…

Hayatın kendisi gibi... Bir yandan gözlerin dolarken bir yandan da gülümseyebiliyorsun. O zıtlık, hikayeyi daha gerçek yapıyor. Seyircinin de duygusal olarak bağ kurmasını kolaylaştırıyor. Çünkü sadece karanlıkta kalmıyoruz, küçük ışıklar da var.

Kafasında soru işaretleri olan, gri bölgelerde yaşayan bir karakteri oynamak isterim.

Set ortamınız nasıl? Partnerinle (Alperen Duymaz) uyumunuzu nasıl tarif edersin?

Herkes iyi enerjilerle kendi üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Alperen’le de aramızda güzel bir denge, bulunması zor, kıymetli bir bağ var. İletişimimizin böyle olması sahneleri birlikte büyütmemizi sağlıyor. İkimiz de role odaklıyız ve bu da işimizi kolaylaştırıyor.

Gelelim Cemre’nin hikayesine... İzmir’de doğdun ve güzel sanatlar eğitimi aldın. Doğduğun şehir ve aldığın eğitimin bugün geldiğin noktaya etkisi var mı sence?
İzmir’in sakinliği, doğallığı bende hâlâ var. Güzel sanatlar eğitimi de bana hem bir disiplin hem de sanata başka bir gözle bakmayı öğretti. Oyunculuk çok erken yaşta kalbime dokundu, kameranın arkasını da önü kadar merak eden biriyim.

Bu süreçte sana kimler destek oldu?

Ailem başta olmak üzere birkaç yakın arkadaşım hep yanımdaydı. Çevremde “Sen bu iş için doğmuşsun, sadece hatırla” diyen sevdiğim insanlar var.

Romantik komediden drama çok çeşitli yapımlarda rol aldın. Bir oyuncu olarak en çok hangi türde rol almak ilgini çekiyor?

Hepsinin yeri ayrı ama son zamanlarda daha derin karakterlere yönelmek beni cezbediyor. İç dünyası karışık, amacı ve duruşu olan karakterleri oynamak çok başka bir alan açıyor.

“Şöyle bir karakteri oynamak isterdim” dediğin bir karakter var mı?

Kafasında soru işaretleri olan, gri bölgelerde yaşayan bir karakteri oynamak isterim. Ne tamamen iyi ne tamamen kötü. Çünkü insana dair çok şey anlatıyor o karakterler.

Bir karakteri oynamadan önce kendine sorduğun ilk soru ne oluyor?

“Bu karakterin kalbi nerede?” Yani neyi seviyor, neye kırılıyor, nereden geliyor… Önce orayı anlamaya çalışırım. Ve ben de onun gibi hissedebiliyor muyum? Bu ismi taşıyabilecek miyim? Hislerimi dinliyorum.

Çekim aralarında Cemre Baysel nasıl biri?

Müzik dinlemeyi severim, bazen küçük karalamalar yaparım eskiz defterime… Sette enerjimin net olmasına dikkat ederim. Mümkün olan her anda dinlenmeye çalışırım.

Cildini ve bedenini tazelemek için neler yaparsın?

Cildimi tazelemek için temizleme, nemlendirme ve arındırma adımlarını içeren düzenli bir rutinim var. Cilt tipime uygun Yves Rocher Sebo Active Clear serisinin patentli botanik aktifler içeren ürünlerini kullanıyorum. Serinin Arındırıcı Gözenek Sıkılaştırıcı Toniği ile cildimi temizledikten sonra Matlaştırıcı Jel Krem’i ve Yağ Dengeleyici Serum’u kullanıyorum. Haftada birkaç kez de yine aynı seriden Siyah Nokta Karşıtı Kömür Maske ile derin temizlik yapıyorum. Cildime iyi gelen şeyleri keşfettikçe bakım benim için keyifli bir ritüele dönüştü. Ve tabii uyku! Hem zihnime hem de bedenime çok iyi geliyor.

Bahar hem umut hem hüzün taşıyor, benim ruh halime çok benziyor.

Cilt tipin nedir? (kuru, karma, yağlı…) Cildine özel bakım olarak ne yaparsın?

Cildim karma yağlı ama zaman zaman değişebiliyor. Şu sıralar daha yağlı olduğu için dengeleyici ürünler tercih ediyorum. Cildimi nazikçe temizlemek ve fazla yormamak benim için en önemli adımlardan biri.

Aynı zamanda Yves Rocher Türkiye ile de yeni bir başlangıç yaptın. Markanın yeni "Sebo Active Clear" serisinin yüzü olarak görüyoruz seni. Bu iş birliği hakkında ne hissediyorsun?

Yves Rocher, doğal içerikleri ve doğaya dost bakış açısıyla kendimi çok yakın hissettiğim bir marka. "Sebo Active Clear" serisi de benim de yaşadığım cilt sorunlarına yönelik çözümler sunuyor. Bu yüzden bu iş birliği benim için hem yeni bir başlangıcın heyecanını hem de tanıdık, güven veren bir hissi barındırıyor. Yenilik ve güven duygusunu bir arada yaşamak çok güzel.

Mesleğine dair en büyük hayalin ne? Bir şeyleri manifest eder misin?

Yönetmenliğe adım atmak istiyorum bir gün. Hikaye anlatımına farklı bir yerden bakmak… Evet, manifest ederim. İstediklerimin bir gün gerçek olduğunu gördüm defalarca.

Bu ay Cosmopolitan’da ‘yeni başlangıçlar’ kavramına göz atıyoruz. Hayatta yeni adımların heyecanını mı tercih edersin, yoksa düzeni korumayı mı?

Yeni başlangıçları seviyorum ama köklerimden de kopmam. Sanırım ikisi arasında bir denge. Çünkü yeni her zaman cesaret ister ama tanıdık olan da güven verir.

Yeni başlangıçları seviyorum ama köklerimden de kopamam.

Hayatı sürekli bir hedef ve onun için çabalamak olarak görenlerden misindir yoksa sakinliğe, bazen de durup beklemeye vakit ayırır mısın?

Ben bir dönem sadece hedef odaklı yaşadım ama sonra yavaşlamanın gücünü fark ettim. Şimdi daha çok an’da kalmaya çalışıyorum. Bazen durmak da ilerlemektir.

Senin için “yenilenmek” ne anlam ifade ediyor?

Bence yenilenmek, kabuk değiştirmek gibi. Zor ama gerekli. Bazen her şeyden uzaklaşıp yeniden dönmek, içsel olarak büyümek demek.

Yılın en sevdiğin mevsimi nedir? Mevsimler ve ruh halin arasında bir bağ kurar mısın?

Bahar. Çünkü tam o geçiş anı… Ne yaz gibi sıcak, ne kış gibi kapalı. Hem umut, hem biraz hüzün taşıyor. Benim ruh halime çok benziyor.

İlişkilerde bile “bahar” benzetmesi yapılır güzel günler için. Senin için bahar ne anlam ifade ediyor?

Taze bir nefes gibi. Yeniden başlama hissi, içini ısıtan bir esinti. İlişkilerde bile o hafiflik hoşuma gidiyor.

Sosyal medyada kendini ne kadar açık ve ne kadar gizli tutuyorsun? Bu dengeyi nasıl sağlıyorsun?

Dengede tutmaya çalışıyorum. Bazı anlarımı paylaşmayı seviyorum ama her şeyimi oraya taşımıyorum.

Hayranlarınla ilişkin sana neler hissettiriyor? Küçüklüğünde ‘hayranlarım olacak’ gibi hayallerin var mıydı?

Çok değerli. Bazen bir mesajlarıyla bütün günüm değişiyor. Çocukken böyle bir hayalim yoktu ama şimdi yaşamak çok kıymetli geliyor.

Kendi stilini üç kelimeyle nasıl tanımlarsın?

Sade, rahat, gelişen.

Vazgeçilmez bakım rutinin var mı?

Yüzümü iyi temizlemek ve nemlendirmek.

Dizi insanı mısın, yoksa film mi?

Film.

Romantik komedi mi, romantik dram mı?

İkisi de.

Yoğun bir set günü sonrası eve geldin, ilk ne yaparsın?

Pijamalarımı giyerim.

Senin için mükemmel date planı nasıl olurdu?

Deniz kenarında uzun bir yürüyüş ve sade bir akşam yemeği.

Son zamanlarda seni etkileyen dizi/film ya da kitap önerin var mı?

"Adolescence" (Netflix), bayıldım.

Sabah kalkınca ilk yaptığın şey?

Deniz manzaramı uzun uzun izlemek.

En garip takıntın nedir?

Yiyeceğim her şeyi önce koklarım.

Kendi hayatının filmi çekilse adını ne koyardın?

Hatıra defterim.

En sevdiğin klişe romantik sahne?

Selvi Boylum Al Yazmalım final sahnesi.

Biri seni sinirlendirince ne yaparsın?

Sanırım önce gülerim.

Aşk mı, kahkaha mı?

Önce kahkaha, sonra aşk.

“Bu yazı hoşuna gittiyse, bu ayki Cosmo kapağı da tam senlik. Basılı dergimize göz atmak için tıkla!”

Künye

Görsel Direktör: Müge Yorulmaz Güven
Prodüksiyon: Meltem Coşkun
Fotoğraf Asistanları: Çağdaş Sezgin ve Buse Karamanay
Saç: Diyar Şekel
Makyaj: Hüseyin Kaygusuz
Moda Ekibi: Gizem Çıldız ve Rüya Tekçe
Set Sorumlusu: Atıl Sakbaş